Barış Pirhasan ile şiir üzerine
Bursa Nilüfer Belediyesi’nin çevrimiçi olarak düzenlediği “Şairin Şiir Evreni” etkinliğine katılan şair, senarist ve sinema yönetmeni Barış Pirhasan, “Şiir ilkel bir sanat dalıdır ve özeldir. Şiir yazarken hesap vermek zorunda değilsiniz” diyerek, şiirin hayatındaki yerini anlattı.
Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün şiir tutkunlarını değerli şairlerle buluşturduğu “Şairin Şiir Evreni” etkinliği koronavirüs salgını nedeniyle yeni dönemde çevrimiçi olarak düzenleniyor. Şiirseverlerin büyük ilgi gösterdiği Şairin Şiir Evreni etkinliğine şairliğinin yanı sıra senarist ve yönetmenliğiyle de büyük başarılar elde eden Barış Pirhasan konuk oldu. Şair, yazar ve çevirmen Turgay Fişekçi’nin sorularıyla gerçekleşen buluşmaya Bursa ve farklı illerden şiir meraklıları katıldı.
İlgiyle takip edilen söyleşiye Almanya’nın Berlin kentinden katılan Barış Pirhasan, 1981 yılında çıkan ilk kitabında 1980 darbesi döneminde yaşananların etkisinin olduğunu anlattı. 1983 yılından sonra sinemaya da yöneldiğini anlatan Barış Pirhasan, yine de şiirin hayatındaki yerinin hep ayrı olduğunu söyledi.
Senaryo yazmaya devam ettiğini belirten Pirhasan, “Sinemacılık halen sürüyor oradan ekmek yiyoruz ama şiir hayatım da sürüyor. Bu dönem Berlin’deyim çalışmalarımı burada sürdürüyorum. Bazen sabahlara kadar senaryo yazıyorum ama şiir dosyamı açmadığım tek bir gecem olmuyor, iyi geliyor bu bana” diye konuştu.
Şiir yazmanın, ilgilendiği diğer sanat dallarından çok daha farklı olduğunu anlatan ünlü şair, “Şiir çok özel. Şarkı sözü yazmak, senaryo yazmak hiç biri onun gibi değil. Şiir yazmak için hiçbir şeye ihtiyacınız yok, hesap vermek zorunda değilsiniz. Şiir ilkel bir sanat dalı, tamamıyla farklı” dedi. Şiiri iki farklı biçimde yazdığını anlatan Pirhasan şöyle devam etti: “Bazı şiirler coşkuyla gelip bitiyor hemen. ‘Aşkla Kedi Arasındaki Yedi Benzerlik’ şiiri öyle. ‘Amerika İyi Olsaydı’ şiiri de öyle. ‘Amerika İyi Olsaydı’ şiirine Sırbistan’da tatsız bir haldeyken bir başladım ve bitti. Neredeyse hiçbir şeyine dokunmadım. Oturup o an yazıyorum, olduğu gibi. Ama bir de duygusu, fikri gelip üstünde uğraştığım şiirler var. Kiminde bir yıl, kiminde iki yıl uğraşıyorum, kimini yırtıp attığım oldu. Epey şiir eliyorum elbette.”
Bir katılımcının, şiirlerini nasıl yazdığı sorusuna cevap veren Pirhasan, genellikle gece çalıştığını ve çalışmalarının ya başında ya da sonunda mutlaka şiir dosyasını açtığı anlatarak şöyle devam etti: “Şiir konsantrasyon meselesi. Sessiz ortam olmalı rahatsız edilmemeliyim. Orada şiiriniz yarım kalmaz konsantrasyon bozulmaz.”
Yaptığı şiir çevirilerine de değinen Barış Pirhasan, şiir çevirisinin tıpa tıp aynen olamayacağını belirterek, “Mesele o duyguyu, fikirleri, o dili başka bir dilde yeniden var edebiliyorsan bu iyi çeviri oluyor. Mesele ruhunu yansıtmak, tınıyı yakalamak” dedi.
Her şiirin çevirisinin yapılamadığını anlatan Pirhasan 40 yıldır çevirisini yapamadığı şiirler olduğunu da ifade etti. Barış Pirhasan çevrimiçi olarak gerçekleşen buluşmada “Amerika İyi Olsaydı” şiirini de katılımcılar için okudu.